Gözlemsel Öğrenme
Gözlemsel öğrenme, insanların başkalarının davranışlarını, tutumlarını ve duygusal tepkilerini görerek ve ardından bunları taklit ederek öğrendikleri bir öğrenme yöntemidir. Bu öğrenme türü, sosyal bağlamın ve modellerin önemini vurgulayarak, kişinin kendi deneyimi olmadan yeni beceriler ve davranışlar aramak ve edinmek için birincil öğrenme mekanizması haline getirir.
Gözlemsel öğrenmenin ana unsurları dikkat, akılda tutma, yeniden üretim ve motivasyondur. Başlangıç olarak, bir gözlemci modelin faaliyetine odaklanmalıdır. Bundan sonra, görülen davranışı daha sonra yeniden üretmek için hafızasında tutmalıdır. Son ve önemli olarak, motivasyon kilit bir noktadır; gözlemcinin davranışı taklit etmek için bir nedeni olmalıdır, bu da beklenen ödüllerden veya olumlu pekiştirmeden gelebilir.
Gözlemsel öğrenmenin özünü oluşturan modelleme ve sosyal etkileşimler, onu deneyimsel öğrenme ve doğrudan öğretim gibi geleneksel öğrenme yöntemlerinden ayırır. Geleneksel yöntemler genellikle katılım ve deneyim gerektirirken, gözleme dayalı öğrenme insanların bilgi ve becerileri başkalarının yaptıklarına bakarak öğrenmesi ve böylece süreçteki zaman ve enerjiyi azaltması için bir yoldur.
Gözlemsel öğrenmenin çok yaygın bir örneği, çocukların konuşmayı öğrenme sürecidir. Bir çocuk ebeveynlerinin ve bakıcılarının konuşmalarını duyduğunda, dilin telaffuzunu, tonunu ve yapısını gözlemler. Bu sözlü ipuçlarını taklit ederek, çocuklar yavaş yavaş etkili bir şekilde iletişim kurmayı öğrenirler. Bu, gözlemsel öğrenmenin dil edinimini kolaylaştırmak için doğal ortamlarda nasıl işlediğini göstermektedir.
Pekiştirmenin gözlemsel öğrenme tartışmasına dahil edilmesi, bu alandaki öneminin açık bir göstergesi olarak görülebilir. Pekiştirme eylemi aslında hem bir amaç için bir araç hem de kendi içinde bir amaç olarak görülebilir. Gözlemsel öğrenmeye, taklit etmenin yanı sıra, davranışı doğrudan pekiştirmenin bir yolu olarak bakmak bir paradigma değişikliğidir. Pekiştirme, gözlemsel öğrenmeyi çeşitli şekillerde etkiler, yani taklit olasılığını artırabilir ve aynı zamanda gerçek öğrenme sürecini daha etkili bir şekilde gerçekleştirebilir. Eğer bir gözlemci belirli bir davranış için olumlu bir şekilde pekiştirilen modele bakarsa, gözlemci de bu davranışı yapma eğiliminde olacaktır, bu nedenle olumlu sonuçlarla ilişkilendirilmiş olacaktır. Buna karşılık, model cezalandırılırsa, gözlemci davranışı tekrarlamaya daha az meyilli olabilir ve bu da sosyal pekiştirmenin öğrenme üzerindeki etkisini gösterir.