Saha Tabanlı Öğrenme
Saha Temelli Öğrenme, kişinin öğrenmesi için çevreyle doğrudan etkileşimin önemini vurgulayan öğretme ve öğrenme yöntemidir. Öğrencilere sadece kavramları gerçek yaşam koşullarında uygulama şansı vermekle kalmaz, aynı zamanda eleştirel düşünme ve problem çözme becerilerini de geliştirir.
Saha Temelli Öğrenme, pratik faaliyet yoluyla bilginin daha iyi akılda kalması, gerçek yaşam deneyimiyle motivasyon ve katılımın artması, mantıksal düşünme ve çözüm becerilerinin geliştirilmesi gibi çeşitli avantajlar sağlar. Örnek olarak bir biyoloji öğrencisini ele alırsak, bir saha çalışmasına katılmak, sadece ders kitabı öğrenimi yerine, görevlerin yerine getirilmesi yoluyla ekosistemlerin ileri düzeyde kavranmasına yol açabilir.
Saha Temelli Öğrenme, sınıf dışındaki deneyimler yoluyla öğrenmeyi hedeflediği için geleneksel sınıf eğitiminden çok farklı bir öğrenme metodolojisidir ve böylece öğrenciler ilgili konulara doğrudan maruz kalır ve gerçek prensipte deneme yaparlar. Geleneksel eğitimde dersler ve güvenilir kitaplar bazen daha yaygınken, alan temelli öğrenmede genellikle bu tür deneyimler söz konusudur. Örneğin, öğrenciler sahaya gidip saha araştırması veya hizmet-öğrenme projeleri yaparak bazı teorik kavramları pratik olarak uygularlar.
Saha temelli öğrenmeyi içeren faaliyetler stajlar, hizmet-öğrenme projeleri, saha gezileri ve araştırma gezileridir. Örnek olarak, bir çevre bilimi sınıfı yerel bir nehre saha gezisi yapabilir ve su kalitesi hakkında veri sağlayacak suyu test edebilir; bir tarih sınıfı ise yerel kültürü ve mirası daha iyi anlamak için toplumda sözlü tarih çalışması yapabilir. Bu faaliyetler, öğrencilerin sınıfta öğrendiklerinin mevcut gerçek dünya durumlarıyla pratik bağlantılarıdır.
Öğretmenlerin gerekli yerel kaynakları bularak ve ortaklıklar kurarak, saha deneyimlerini müfredat gerekliliklerine göre ayarlayarak ve öğrencilere yeterince hazırlanmaları ve düşünme fırsatları yaratmaları için bolca zaman tanıyarak Saha Temelli Öğrenme stratejisini uygulamalarına izin verilir. Örnek vermek gerekirse, bir öğretmen yakındaki bir müze ile etkileşime geçerek tarihi temaları toplumla iç içe geçiren uygulamalı bir öğrenme etkinliği geliştirebilir ve bu da öğrencilerin deneyimsel alanlarını sınıf tartışmalarına geri bağlamalarını mümkün kılar.